Tüm yaş grupları içinde kadınlarda en sık görülen kanser türleri sırası ile meme, akciğer, kalın bağırsak, rahim, tiroid bezi kanseri, lösemi ve lenfomalardır. Yaşlara göre bakıldığında 20 yaş ve altında ilk sırada lösemiler yer alırken, 20 - 39 ve 40 - 59 yaş grupları içinde meme kanseri en sık görülmektedir. Kanser Tedavisi ve Üreme Sağlığı Son 30 yılda kansere bağlı ölümlerde belirgin bir azalma izlenmektedir. Örneğin 5 yıllık sağ kalım oranı erişkin kanserlerinde 1970'lerde %50 iken, 2000'li yıllara gelindiğinde %66'ya çıkmıştır. Çocukluk çağı tümörlerinde ise sonuçlar daha yüz güldürücü olmuş %58'den % 81'e çıkmıştır. Hiç kuşkusuz gelişmiş tanı metodları ile tümörler artık daha erken evrede yakalanmaktadır. Ayrıca tümör biyolojisini daha iyi anlamamız ve bunların getirisi olarak daha etkili, daha hedefe yönelik tedavilerin kullanıma girmesi ile de kanser hastaları artık daha uzun yaşar hale gelmişlerdir.
Kanser hastaları daha uzun yaşadıkça bu hasta grubunun yaşam kalitesi ile ilgili sorunlarda gündeme gelmeye başlamıştır. Bu sorunlardan bir kısmı kanser tedavisinin üreme sağlığına olan olumsuz etkileri sonucu ortaya çıkar. Maalesef kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar (kemoterapi) ve ışın (radyoterapi) üreme sistemini olumsuz etkileyerek kısırlık, erken menopoz ve gebelik kayıplarına yol açmaktadır. Kadın üreme sisteminde kanser tedavisinin olumsuz etkilediği 2 hedef organ vardır: Yumurtalıklar ve rahim. - Yumurtalıklar üzerindeki olumsuz etkiler kendini kısırlık ve erken menopoz şeklinde belli eder. Erişkin hastalar ve ergenliğe ulaşmış çocukluk çağı kanser hastaları için söz konusudur. Hem kemoterapi hem radyoterapi bundan sorumlu olabilir. - Rahim üzerindeki olumsuz sonuçlar sadece çocukluk döneminde ergenlik öncesi kanser tedavisi için maruz kalınan radyasyonun etkisi ile oluşmaktadır. Kemoterapinin ne çocukluk döneminde ne de erişkinlik döneminde rahim üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak rahim gelişimi ve kanlanması bozulduğu için bu kişiler erişkin yaşa ulaşır ve hamile kalırlarsa, düşükler, erken doğum gibi olumsuzlukları yaşayabilirler. Kısırlık, erken menopoz ve anormal gebelik sonuçları, çocuk doğurma yaşını henüz tamamlamamış genç hastalar ile çocukluk çağı tümörlerinde özellikle önemlidir. Bu hastaların üreme yeteneklerinin (fertilite) korunması (prezervasyon) son yıllarda üreme tıbbının önemi giderek artan bir alt kolu olarak ortaya çıkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.